Sağlıkla İlgili Bazı Notlar



* Hastalığın sebebi yaşam tarzıdır. Yaşam tarzını düzeltmeden hastalığı tedavi edemezsiniz. 

Gıda olmayan maddeleri insan kullanmaya devam ederse nasıl sağlıklı olabilir, olamaz. Bütün ilaçlar bağışıklık sistemi ile beyin ve organlar arasında kopukluk oluşturuyor. İnternette psikotropik maddeleri araştırın. Aspirin’den başlayarak, bütün antibiyotikler, hormonlar hepsi psikotropik madde içerir. Psikotropik madde, bağışıklık sistemi ve beyin ve organlar arasında kopukluk oluşturan bir maddedir. 

Antibiyotik seçici olarak göz sinirlerine zarar veriyor. Bağışıklık sistemi yetmezliği çok çoğaldı. Körlük, sağırlık, bağırsak problemleri, ağız problemleri çoğaldı. Çünkü antibiyotikler vücuttaki bütün mikropları öldürdü. Normal olarak ağızda ve bağırsaklarda yaşayan mikroplar öldürüldükten sonra bağışıklık sistemi yüzde 80 yok oluyor. Bunun yanı sıra hazım ağızdan başlayarak bozuluyor. Hazım bozulduktan sonra metabolik birikinti çoğalıyor ve sonuç olarak hastalıklar da çoğalıyor. Avrupa ve Amerika’da nadir durumlarda antibiyotik verilir ama Türkiye’de herkese veriliyor. Bütün ilaçlar çok faydalı deniyor ama sonra korkunç zararları ortaya çıkıyor.

*Parfüm kullanan insan iyileşemez. Çünkü parfümde ve bütün kokularda, deterjan, gıda kokularında, oda spreyleri, araç kokularının içinde aroma var. Bebek mamalarında bile aroma var. Bebek aromadan ne anlar? Bisküvilerde, çikolatalarda her yerde aroma var. Neden aroma katıyorlar? Neden bütün gençler parfüm kullanıyor? Biz, kokular yüzünden büyük mağazalara, alışveriş merkezlerine giremiyoruz.Camilerde bile çeşit çeşit kokular var bugün. Kokularla en önemli hastalıklar üretiliyor. Ruh problemleri, psikolojik problemler, tiroid hastalıkları ve kısırlık bunlardan sadece bazıları. Bunlar biyolojik birer silah oldular.


Düşünürseniz kızamık, suçiçeği, kabakulak gibi çocuk hastalıklarının ne hayırlı hastalıklar olduğunu görürsünüz. Çünkü onlar Allah tarafından verilmiş, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren hastalıklardır. Çocuklar bu hastalıkları geçirmeli ki bağışıklık sistemleri oluşsun ve kuvvetlensin. Başlangıçta bebeklerde bağışıklık sistemi yoktur dedik, fakat biliyorsunuz bebeklere de en ağır aşılar bu dönemde yapılıyor. 

* Bağışıklık güçlendirilmesi için hastalıklara karşı yapılan aşılar DNA rekombinant ve nano teknoloji yöntemleri ile üretiliyor. Her aşıda domuz maymun DNA parçaları, civciv ve inek proteinleri, farklı protein parçaları ve kimyasallar kullanılıyor. Biz artık kimyasalları bile konuşmuyoruz. Çünkü kimyasallar sadece fiziksel zarar veriyor. Düşünün aktif bağışıklık almayan bir bebeğe domuz ve maymun DNA parçaları enjekte ediliyor. O zaman bu DNA parçaları çok rahat ve kolay bir şekilde bebeğin DNA’sının içine nüfuz ediyor. Çok basitçe söyleyeceğim size bunun sonucunda insan domuzlaşıyor ve maymunlaşıyor.

Biz vücudun hastalık mekanizmalarını bugün hastalık olarak kabul ediyoruz. Mesela ateş. Çocuk ateşlenince, eyvah çocuk hastalandı diyoruz. Ateş hastalık değil, hastalıktan kurtulmadır. Neden? Çünkü çocuklar suni süt içiyor, suni gıdalar tüketiyor ve vücutlarında katkı birikintileri oluşmuş durumda. Bu birikintileri bağışıklık sistemini çıkartmaya çalışıyor. Ateş yükseliyor, o sıcak kan ile o birikintiler erimeye başlıyor ve ter yoluyla vücuttan atılıyor. Yani vücut atıkları ter, balgam, idrar yoluyla arındırmaya çalışıyor. Bu hastalık mıdır? Değildir elbette. Ama tıpta bu hastalık olarak görülüyor.

* Akıl kazanmadan insan hiçbir şey anlamaz. İnsan ancak açlık ile akıl kazanabiliyor. Açlık ile vücuttan bütün zararlı maddeler, bütün katkı maddeleri, kötü yağlar ve birikintiler çıkartılıyor. Yani haramlar yakılıyor. Kan dolaşımı düzeliyor, kan dolaşımı düzelince beyin yeteri kadar gıda ve oksijen alıyor. Beyin çalışmaya başlıyor ve beyin çalışmaya başlayınca akıl geri geliyor. Akıl geri geldiyse bir problem yok. İlk önce kadınların ve annelerin akıllanması gerekiyor. Çünkü ilk önce onlar akıllarını kaybetti. O zaman onlar ateşin çocuk için Allah’ın bir rahmeti olduğunu anlayacaklar. Ne kadar yüksek ateş, o kadar iyidir ve o kadar Allah’a şükretmek gerek.

* Ateşte risk noktası 41,5'tir. Ateş 41,5’tan daha fazla olmaz. 41,5’tan daha fazla olursa o zaman ecel, ecele karşı hiçbir şey yapamazsınız. 41 dereceyi görene kadar yanlış müdahale edilmezse o zaman ateş çocuğa bir şey yapmayacak ve kendi kendini yok edecek demektir.Düşük ateşte havale geçirmek bağışıklık sisteminin çökmeye başladığını gösteriyor, bağışıklık sistemi yetersizliği oluştuğunu gösterir.

Bu notlar, Dr.Aidin Salih'le yapılan bir röportajdan alınmıştır.

Yorumlar